“… AVRUPA’NIN EN KÖKLÜ LÜKS OTEL GRUBU”

0
1005

Çırağan Palace Kempinski İstanbul Satış ve Pazarlama Direktörü Zeynep Öden Ağagil ile “120’inci yılında Kempinski”yi konuştuk.

 

 -Sizi biraz tanıyabilir miyiz?-

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü mezunuyum. Yüksek lisansımı İTÜ Turizm Tasarımı ve Yönetimi bölümünde tamamladım. Turizm sektörüne 2001 yılında açılışında yer aldığım The Ritz-Carlton, İstanbul’da başladım ve sekiz yıl süresince otelin satış ve pazarlama departmanında çeşitli görevlerde yer aldım. 2009 yılında Çırağan Palace Kempinski İstanbul’da Satış ve Pazarlama yönetiminde çeşitli departmanlarda yaklaşık 5 yıl görev yaptım. 2013 yılında Raffles İstanbul’un açılış ekibine Satış Direktörü pozisyonu ile katılarak iki yıl farklı bir tecrübeye yelken açtım. Temmuz ayında buraya Satış ve Pazarlama Direktörü olarak tekrar katıldım, bu benim Çırağan Sarayı’ndaki ikinci dönemim ve büyük bir keyifle çalışmaya devam ediyorum.

 

-Kempinski Oteller Grubu, bu yıl, 120. Yıldönümünü kutluyor. Siz, bu büyük ailenin bir üyesi olarak, Kempinski’nin başarısını neye bağlıyorsunuz? Sizce Kempinski’yi 120. Yılına taşıyan özellikleri nelerdir?-

1897’de kurulan Kempinski Hotels, zengin ve kişiselleştirilmiş mükemmel hizmet ve olağanüstü konukseverlik geçmişi ile Avrupa’nın en köklü lüks otel grubu. Kempinski, Avrupa’nın zarif hizmet anlayışını, her destinasyonun kendine özgü kültürü ve gelenekleri ile harmanlıyor. Kempinski, çatısı altındaki tüm işletmelerin binalarının kendine has özelliklerini kaybetmeden, Kempinski markasının gücünü ve başarısını yansıtmaları ideolojisini benimsiyor.

 

 

 

“Çırağan Palace Kempinski İstanbul, Kempinski grubunun dünya çapında yönettiği ikonik otellerinin başında geliyor.”

-Dünyanın dört bir yanında 5 yıldızlı otelleri bünyesinde barındıran bir grupsunuz. Çırağan Palace Kempinski’yi, yurtdışındaki diğer otellerinizle karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklarından söz edilebilir?-

Çırağan Palace Kempinski İstanbul, Kempinski grubunun dünya çapında yönettiği ikonik otellerinin başında geliyor. Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma Boğaz üzerindeki tek Saray ve Otel olan Çırağan Palace Kempinski İstanbul, bu benzersiz özelliğini Türk misafirperverliğini lüks ve kişiselleştirilmiş hizmet anlayışı ile mükemmel bir şekilde harmanlıyor.

 

“…sadece çalıştığımız kurumun değil ülkemizin de bir elçisi gibi görev aldığımızı düşünüyorum ve bundan büyük gurur duyuyorum.”

-Çırağan Palace Kempinski olarak, dünyanın en gözde mekânlarından birinde hizmet veriyorsunuz. Bu, omuzlarınıza büyük bir sorumluluk yüklüyor. 600 yıllık bir imparatorluğun tarihini bugünlere taşıyan bir tarihi mekânda hizmet veriyor olmak nasıl bir duygu? Bunun hakkını verebildiğinizi düşünüyor musunuz?-

Çırağan Palace Kempinski İstanbul dünyanın en önemli otellerinden biri olmanın yanı sıra tarihi dokusu ile bir dünya mirası. Günümüzde yerli ve yabancı birçok üst düzey misafiri ağırlıyor, devlet temsilcilerini tarihe imza atan organizasyonlarda bir araya getiriyor ve görkemli davetlere ev sahipliği yapıyoruz. Bu süreçte sadece çalıştığımız kurumun değil ülkemizin de bir elçisi gibi görev aldığımızı düşünüyorum ve bundan büyük gurur duyuyorum.

 

-Bugün otelcilik, farklı bir konuma evrilmiş durumda. Her otelin, sağladığı hizmet bakımından ayrı bir kimliği var. Kempinski otellerini, diğer markalardan ayıran karakteristik özellikleri nelerdir?-

Kurucumuz Berthold Kempinski, değişmeyen Avrupa zarafetine ve kusursuz hizmete dayalı yeni bir konukseverlik standardının önünü açtı. Kempinski Hotels Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Markus Semer’in söylediği gibi: “Kendisi yenilikçi ve girişimci yaklaşımı ile konuklara benzersiz mekanlarda yeni deneyimler sunarken, yıllar içindeki gelişimimizin arkasındaki ilham kaynağımız olmayı sürdürdü.”

 

-Kempinski Çırağan Palace, damak tadına yönelik teklifleriyle de fark yaratmayı arzuluyor gibi. Bu bağlamda, Mondial Pastanızdan ve Fes Kekinizden bahsetmek istersiniz belki..?-

Kempinski Otelleri içinde “Yılın Tatlısı” seçilen Mondial pastasının yaratıcısı Hotel Adlon Kempinski Berlin’in Pastene Sous Şef’i Steffen Holle. Dünyanın farklı farklı ülkelerinden lezzetlerin birleşmesiyle yapılan tatlı, Avrupa’dan badem, Afrika’dan çikolata, Asya’dan baharatlar ve Ortadoğu’dan enfes antep fıstığını kullanarak oluşturulmuş bir lezzet.

                             

Fes Kek ise Pastane Şefimiz Harun Gümüş ve ekibi tarafından tasarlandı. Fes Kek, geleneği yansıtan, misafirperverliğin sembolü olan Türk kahvesinin ve 19. yüzyılın sonlarında, Almanya’nın tatlılarında en çok kullanılan meyve olan yeşil elmanın muhteşem kombinasyonuyla lezzet buluyor. Üzerindeki bıyık motifi ise kurucumuz Berthold Kempiski’nin eski zamanlardaki siyah beyaz fotoğraflarından esinlenerek ürettiğimiz onu hatırlatıcı minik bir dokunuş oluyor.

 

-120. Yıl kutlamaları kapsamında “Travel in Style” isminde bir de yarışma düzenliyorsunuz. Bu yarışmanın içeriğinden biraz bahsetmek ister misiniz?-

Kempinski Otelleri’nin 120. yılı kutlamaları çerçevesinde şanslı iki kişi için uçak biletleri, limuzin transferleri ve özel bir süitte toplam 10 gecelik konaklama dahil üç Kempinski otelinde harika bir seyahat kazanma şansı sunuyoruz. Yarışmaya katılım, 8 Nisan 2017 – 31 Temmuz 2017 tarihleri arasında herhangi bir Kempinski oteline rezervasyon yapan ve Kempinski DISCOVERY sadakat programına üye olan veya olacak herkese açık. Bu anlamda oldukça özel bir yarışma.

 

-Geleceğe dair hedef ve beklentileriniz nelerdir? 130. Yıldönümünde nasıl bir Kempinski göreceğiz mesela?-

Kempinski, şu anda 30 ülkede 75 adet beş yıldızlı otel ve rezidanstan oluşan bir portföyü yönetiyor. Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Asya ülkelerinde bu portföye yeni oteller eklemeye devam ediyor. Kempinski markası bulunduğu bölgede simgeleşmiş tarihi yapılar, ödüllü kentli yaşam tarzı otelleri, olağanüstü tatil köyleri ve prestijli konutlardan oluşuyor. Eminim önümüzdeki yıllarda da Kempinski 120. yılında olduğu gibi geleneklerini yansıtan ve misafirlerinin Kempinski’den bekledikleri kaliteyi sunan yeni projeler ile ilerlemeye devam edecektir.